Proje & Kurumsal Sosyal Sorumluluk
2024 Proje & Kurumsal Sosyal Sorumluluk
ARKHESELECTİON, ARKHEPROJECT IS & C
Evrende sayısal sanat eserlerinin özgünlüğünü belgeleyen ve korunmasını sağlayan NFT’ler (Non-Fungible Token, değiştirilemez token) geleceğin ekran arkasındaki dünyası için büyük bir öneme sahiptir. Bu amaçla kurulmuş olan Arkheselection, sanat eserleri özelinde hizmet veren küresel bir NFT pazar yeridir. Arkheselection, yalnızca otantikliği belgelenmiş eserleri, küratörler aracılığıyla sisteme kazandırır. Ayrıca sanatçı, eser ve sergi özelinde tanıtım faaliyetleri yürütür, sayısal galeri organizasyonları düzenler ve teknik destek sağlar.
ASAF ERDEMLİ ART STUDİO
İnsanların yarattığı atık malzemeler, etki alanımız içindeki hayvan yaşamını ve doğayı bozma eğilimindedir. Hayvan heykelleri, insanların hayvanlar ve doğal hayat için daha adil ve dürüst bir şekilde davranmalarını teşvik eder. Hurda metal ve plastiklerden yapılan bu heykeller, dönüşümün ne denli etkili olabileceğini bize hatırlatan hassas ve sıcak algılar taşır. Sanatçıların ürettiği bu heykeller, onların bakış açısını yansıttığı gibi dünyaya fayda sağlamayı ve tüketim toplumuna eleştiri yapmayı da amaçlamaktadır.
BU NEYİN KAFASI?
“BU NEYİN KAFASI?” temalı seramik-heykel enstalasyon projesi, bu yıl 10. yılını kutlayacak olan ArtAnkara Çağdaş Sanat Fuarı-2024 için özel olarak tasarlanmıştır. Bu proje, Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi Müzik ve Güzel Sanatlar Eğitim Fakültesi Görsel Sanatlar Eğitimi Bölümünde öğrenim gören lisans ve yüksek lisans öğrencilerinin katılımıyla hayata geçmektedir.
Proje, 26 kişinin katkısıyla yapılan ve yaklaşık 40 adet seramik-heykel büst çalışmasından oluşan büyük bir seramik enstalasyonunu içermektedir. Toplumsal farkındalığı artırmak amacıyla insanları sanat yoluyla düşündürmeyi hedefleyen bu projede, sanat eğitiminin başlarında olan genç sanatçılar, içinde yaşadıkları toplumu, savaşları, depremleri, felaketleri ve krizleri –hayatlarını ve hayallerini- sorgulamaktadır. Bu süreçte kimi zaman, hayrete düştüklerinde, sinirlendiklerinde ya da kahkahalara boğulduklarında, hepimizin günlük yaşamda kullandığı bir ifadeyle ‘BU NEYİN KAFASI?’ sorusunu sorarak; herkesi hayatlarını ve hayallerini sorgulamaya davet ediyoruz.
100 YILA UZANAN ELLER: HAMİYE ÇOLAKOĞLU'NUN CUMHURİYET VİZYONU
“100 Yıla Uzanan Eller” proje sergisi, Seramik Sanatçısı Hamiye Çolakoğlu’nun yaşamı, anıları ve eserleri aracılığıyla, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılında sanatçının sanatını, zamanın ve mekânın sınırlarını aşan bir bakış açısıyla anmaktadır. Hamiye Çolakoğlu’nun seramik büstünde, klasik bir anlayışla tasarlanmış yüz ve arkasındaki eller, sanatçının çağdaş vizyonunu simgeler. Seramik eller, bir sanat manifestosu gibi, geçmişten bugüne uzanan bir öykünün taşıyıcısıdır. Büstteki özel detaylardan biri ise, sanatçının 2003 yılında PTT’nin düzenlediği “Cumhuriyetimizin Yüzüncü Yılına Mektup” çağrısı üzerine, kendi elleriyle kaleme aldığı mektubunun projeksiyonla yansıtılmasıdır. İç boşluğa entegre edilmiş projeksiyon, zamanın ötesinde bir deneyim sunarak izleyicileri sanat ve cumhuriyet vizyonuyla buluşturur.
“100 Yıla Uzanan Eller” projesi, izleyicilere interaktif bir sanat deneyimi sunar. Hamiye Çolakoğlu’nu, ellerinden süzülen ışıkla, mektubunun, anılarının ve eserlerinin birleşerek büstün sınırlarını aşan bir ifadeye dönüşmesini yansıtır. Bu özel sergi, Hamiye Çolakoğlu’nun adına kurulan Seramik Müzesi ile geleceğe taşınan sanatsal mirasını ve yetiştirdiği yüzlerce öğrenciyi, Cumhuriyetin kazandırdıklarıyla birleştirerek izleyicilere, sanat evreninde zamanı aşan büyüleyici bir ufku keşfetme fırsatı sunmaktadır. “100 Yıla Uzanan Eller,” sanatın gücünü ve Cumhuriyet vizyonunu bir araya getirerek izleyicilere unutulmaz bir sergi deneyimi yaşatmayı hedeflemektedir.
FRESH ANKARA 2. ÇAĞDAŞ SANAT SERGİSİ
Atis Fuarcılık A.Ş. tarafından düzenlenen ve her yıl tekrarlanması planlanan Fresh Ankara Projesi, küratörlüğünü Prof. Dr. Kıymet Giray’ın üstlendiği bir etkinliktir. “Bugünün Gençleri, Yarının Sanatçıları” anlayışı ve “Sadece Kendin Ol” sloganıyla yola çıkan proje, güzel sanatlar alanında öğrenim gören ya da yeni mezun genç sanatçıların ilk eserlerinin tanıtılmasını ve sanat dünyasına sunulmasını öncelikli hedef olarak belirlemiştir.
Etkinliğin seçici kurulu; Prof. Dr. İsmail Ateş, Prof. Dr. Zehra Çobanlı, Doç. Dr. Bülent Çınar ve Güzel Sanatlar Genel Müdür Yardımcısı Dr. Alper Özkan’dan oluşmaktadır. Bu etkinlikte, 68 ilden 17-27 yaş arası 545 genç sanatçının eserleri değerlendirilmiş ve 52 ilden 200 sanatçının üçer adet eseri sergilenmeye değer bulunmuştur.
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından düzenlenen “Başkent Kültür Yolu” etkinlikleri kapsamında, 16 Eylül – 1 Ekim 2023 tarihleri arasında Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen “Fresh Ankara 2. Çağdaş Sanat Sergisi”nde, seçici kurul tarafından belirlenen 10 genç sanatçı, ArtAnkara Çağdaş Sanat Fuarı’na katılma hakkı kazanmıştır.
HÜ GSF SERAMİK VE CAM BÖLÜMÜ"GORDİON'UN İZİNDE"
Antik Roma dönemine kadar Anadolu’da varlık gösteren uygarlıklardan biri olan Frig Kültürü, tıpkı diğer Anadolu uygarlıkları gibi, Antik Roma ve Yunan Kültürleri’nin oluşumuna kaynaklık etmiştir. Başkent Ankara’nın en önemli tarihi bölgelerinden biri olan GORDİON Antik Kenti’nin Dünya Kültür Mirası Listesi’ne dahil edilmesiyle, bu tarihi olaya dikkat çekilmek istenmiş ve atölye dersinde öğrencilere “GORDİON Antik Kenti” konulu çalışmalar verilmiştir.
Friglerin, Gordion (Yassıhöyük) ile birlikte iki önemli merkezinden biri olan Midas Yazılıkaya Açık Hava Kutsal Alanı, Frig Vadisi’ndeki en önemli gezi noktalarından biridir. Asurlular için “Muşkili Mita” olarak bilinen Kral Midas, MÖ 738 – MÖ 696 yılları arasında hüküm süren en ünlü Frigya Kralıdır. Midas, Dünya edebiyatını şekillendiren Antik Yunan ve Roma Mitolojileri de dâhil olmak üzere birçok mitolojik hikâyeye ilham vermiştir. Bunlar arasında Midas’ın dokunduğu her şeyi altına çevirmesi ve kulaklarının eşek kulaklarına dönüşmesi en bilinen hikâyelerdendir. Bu hikâyeler, pek çok sanatçıya ilham kaynağı olmuş ve onları eser üretmeye yönlendirmiştir. Midas ve Gordion ile ilgili birçok tiyatro eseri de sahnelenmiştir. Bu proje, Kral Midas’ın hikâyelerinden ilham alarak, 21. yüzyıl sanatçı adaylarıyla çağdaş eserler yaratmayı hedeflemiştir.
HAKLARIN SINIRLARI
Yaşam, öncesi ve sonrası metafizik inanç ve düşünce sistemleriyle tarif edilmeye çalışılan, iki sınır arasındaki bir andır. Geçmişi ve geleceğiyle öyküsü her ne olursa olsun, el ile tutulan, maddesine dokunulan ve sahnede olunan o andır. Ve dekoru özenle hazırlanmış bu sahnede, her bir oyuncu titizlikle seçilip yerleştirilmiştir. Her birey, rolüne uygun bir doğallıkta, donanımları ve yetenekleriyle can bulmuştur. Dekorun her parçası ve her bir canlı, aynı derecede önemlidir.
İyi bir oyun, ancak bütünü oluşturan her öznenin ve nesnenin üzerine düşen sorumluluğu taşıması, görevini yerine getirmesi, biyolojik, sosyolojik ve psikolojik haklarının sınırlarını gözetmesiyle mümkün olabilir.
Kendisine başrol oyunculuğu verildiğini zanneden ya da bunu kendine yakıştıran bazı insanlar, kişisel hırsları veya bireysel öne çıkma çabalarıyla diğer bütün canlıların yaşamlarından rol çalarak oyunu bozabilir, hatta sahneyi tamamen değiştirmeye kalkıp, başka yaşamlara gereğinden fazla müdahale etme cür’etinde bulunarak tüm oyunu mahvedebilirler.
Doğa yasaları ve sistematiğiyle sürdürülebilir bir yaşam formu olduğundan, yapılan her olumsuz müdahale, yaşam hakkına kastetmektedir. Canlıların yaşam hakkına dokunmanın sonuçlarından yalnızca, haddini aşan insanoğlu sorumludur. Bireyin, hayvanların, çocukların, kadınların, tüm canlıların hatta kendisinin haklarının bilincinde olmaması, toplumsal ve çevresel bir bozulmayı beraberinde getirir. Bu bozulmada doğanın bir sorumluluğu yoktur.
Bir canlının var olması, kendisine verilmiş kutsal bir haktır. Varoluş, bu hakkın kendi doğallığı içinde yaşanabilmesini gerektirir. Yaşam, başka bir zamana ertelenemez, başka bir canlının yaşam süresine keyfî nedenlerle karar verilemez. YAŞAMI DEĞERSİZLEŞTİREN her bir SORUMSUZ EYLEM, bir SINIR ve HAK AŞIMIdır.
SANATÇI KADINLAR DERNEĞİ
TOHUMLUK SOSYAL YARDIMLAŞMA EĞİTİM KÜLTÜR VE SANAT VAKFI
Tohumluk Vakfı, köy ile şehir arasındaki ekonomik ve kültürel eşitsizliği ortadan kaldırmayı, köylü ile şehirli arasında kaynaşma sağlamayı ve her iki kesimin birbirinden öğrenmesini amaçlamaktadır.
Tohumluk Vakfı, kırsalın sorunlarını yalnızca dinleyen değil, aynı zamanda anlayan ve harekete geçen bir yapı olma iddiasındadır. Eğitim, sanat ve kültür ışığını kırsala taşımak amacıyla kurduğu komiteler ve profesyonel gönüllüleriyle çalışmalara başlayan vakıf, kısa süre içinde birçok proje başlatmıştır.
Kırsal yaşamın tüm gereksinimlerini bir bütün olarak değerlendirip fayda sağlamayı hedefleyen “Tohumluk Sosyal Yardımlaşma, Eğitim, Kültür ve Sanat Vakfı”, logosunda yer alan karahindibadan güç almakta ve bugün ülkemizin birçok köyünde bıraktığı tohumların yıllar sonra tüm ülkeye yayılacağına inanarak çalışmalarını sürdürmektedir.
SEREN ERDOĞAN- SHOWCASE DESIGN
Seren Erdoğan, 1995 yılında Türkiye’de doğdu.
2012 yılında, Uluslararası Chugtai Sanat Ödülü’ne (2012 Yılında Yükselen Sanatçı Pozisyonu Sağlama İçin) layık görüldü.
Seren Erdoğan, moda ve tekstil tasarımı alanında geniş bir eğitim ve deneyime sahiptir. Atılım Üniversitesi Moda ve Tekstil Tasarımı lisans programını tam burslu olarak tamamladı.
2015 yılında Seren Erdoğan Couture markasını kurdu. Ardından, Gazi Üniversitesi Moda Tasarımı yüksek lisans programından dersler alarak moda dünyasındaki bilgisini derinleştirdi.
Yüksek lisans tezini Başkent Üniversitesi’nde “Haute Couture Giyim Tüketim Davranışlarında Artan Talep Üzerine Bir Araştırma” başlığı altında tamamlayarak yayınladı.
Doktora eğitimine Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Moda Tasarımı Bölümü’nde devam etmektedir. Doktora tez danışmanı Prof. Dr. Neşe Çegindir’in öğrencisidir.
Kişisel Marka Olmak, Beden Dili, Liderlik Becerileri ve Motivasyon Teknikleri gibi birçok konuda eğitim almıştır.
Seren Erdoğan, Uluslararası Chugtai Sanat Ödülü’ne (2012 Yılında Yükselen Sanatçı Konumunu Sağlamak İçin) layık görülerek yaratıcılığını ve özgünlüğünü kanıtlamıştır.
Ayrıca, çeşitli sempozyum ve etkinliklerde sunumlar yaparak sanat ve tasarım alanındaki bilgisini paylaşmaya devam etmektedir. Bunlardan bazıları şunlardır:
- Başkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesi 4. Sanat ve Tasarım Eğitimi Sempozyumu’nda sunulan “Covid-19 Dönemi ve Sonrasında Sanat ve Tasarım” başlıklı sözlü sunum,
- 2022 Craft İstanbul Sanat Konuşmacısı,
- 2023 ArtAnkara canlı performansı ve Woman in Art defilesi,
- 2023 ArtContact sanat atölyesi ve sanat konuşmacısı,
- 2023 Seren Erdoğan ve Meksika Büyükelçiliği işbirliğiyle düzenlenen “Frida ve Diego’yu Yeniden Keşfetmek” temalı uluslararası sergi.
Ayrıca, Yacht Pillows markasını Covid-19 döneminde bünyesine katmıştır.
TÜRK DÜNYASI GENÇLİK KONSEYİ
Türk Dünyası Gençlik Konseyi, farklı ülkelerden gençleri bir araya getirerek, Türk Dünyası için eğitim, spor, iletişim, araştırma, sosyal sorumluluk, girişimcilik, teknoloji, kültür ve sanat alanlarında çeşitli faaliyetler düzenleyen bağımsız ve dinamik bir gençlik teşkilatıdır.
TÜRKİYE-MACARİSTAN KÜLTÜR YILI GÜLER SANAT
Güler Sanat, Türkiye’nin sanat hayatına yön veren, ulusal ve uluslararası bağlantılarla güncel sanat akımlarını takip eden, seçiciliğin ve güvenin önemini bilen bir sanat galerisidir. Sanatseverler için eşsiz bir ortam yaratarak, bilgi paylaşımının gücüne inanan Güler Sanat, bu felsefeyle sanatçılarını ulusal ve uluslararası platformlarda hakkıyla temsil etmeyi kendine vizyon edinmiştir. Budapeşte ve Londra ofisleriyle uluslararası platformdaki yerini güçlendiren Güler Sanat, başta Avrupa olmak üzere dünyanın birçok yerinde yılda yirmiye yakın sanat projesini hayata geçirmekte; koleksiyon ve sanat danışmanlığı hizmetlerini başarıyla sürdürmektedir.
INTERNATIONAL MACSABAL SILK ROAD EXHIBITION ULUSLARARASI MACSABAL İPEK YOLU SERGİSİ
Macsabal İpek Yolu Sergisi
İpekyolu, eskiden ticaret yoluna verilen isimdi ve Asya’nın en doğusunda, Çin’in Xi’an şehrinden başlayarak, tüm Asya kıtasını ortadan bölen, Ortadoğu ülkeleri ile Anadolu ve Mısır topraklarından geçip Akdeniz’e ulaşır ve oradan da Avrupa’ya kadar uzanırdı. İpek, baharat ve porselen gibi ürünlerin en ilkel yöntemlerle taşındığı İpekyolu, tarih boyunca kullanılan bir ticaret yolu olmanın ötesinde, farklı fikirlerin, dinlerin ve kültürlerin birleştiği bir rota oluşturmuştur. Kültürlerarası iletişimin ticaret aracılığıyla başlaması açısından insanlık tarihinde çok önemli bir yere sahiptir. Günümüzde bu ticaret yolunun rotasını yeniden yorumlayarak, başlangıcını Çin’in Xi’an şehri yerine Kore’nin başkenti Seul’den başlatıp, Türkiye’nin başkenti Ankara’ya kadar uzanan Çağdaş İpek Yolu rotasını çizmek istiyoruz. Bu kez, kültürlerarası iletişim, ticaret yerine sanat aracılığıyla sağlanacaktır. Eserler, yine ticari bir ortamda, yani sanat fuarında sergilenecek, ancak vurgulanmak istenen, sanatın kurduğu uluslararası iletişim ve birlikteliktir.
2023 Proje & Kurumsal Sosyal Sorumluluk
USTALARIN OBJEKTİFİNDEN AŞIK VEYSEL FOTOĞRAF SERGİSİ
UNESCO’nun 2023’ü Âşık Veysel yılı ilan etmesi üzerine düzenlenen Âşık Veysel Fotoğraf Sergisi, küratörler Nazender Süzer Gökçe ve Gürsel Gökçe tarafından organize edilmiştir. Sergide, Âşık Veysel’in torunu olan fotoğrafçı Nazender Süzer Gökçe ile gazeteci ve fotoğrafçı Gürsel Gökçe’nin özel koleksiyonundan seçilen eserler, Usta Fotoğrafçılar Ara Güler, Fikret Otyam, Ozan Sağdıç, Ergun Çağatay, Mustafa Türkyılmaz ve Anadolu Ajansı muhabirlerine ait fotoğraflarla bir araya getirilmiştir. Sergide ayrıca, Türkçe ve İngilizce edisyonları yayınlanan albüm, görme engelliler için hazırlanan Braille Alfabesi ve sesli kitap tanıtımı ile birlikte, Jochen Menzel tarafından hazırlanan Âşık Veysel belgeselinin gösterimi gerçekleştirilmiştir. Sergi, UNESCO üyesi 193 ülkede Âşık Veysel anma etkinlikleri kapsamında düzenlenmiştir, bu etkinliklerin bir parçası olarak Âşık Veysel’in sanatına ve mirasına uluslararası bir platformda vurgu yapmıştır.
BİLİM VE SANATLA İYİLEŞECEĞİZ
Proje sahibi Dodi tarafından gerçekleştirilen “Bilim ve Sanatla İyileşeceğiz” projesi, Atis Fuarcılık sponsorluğunda hayata geçirilmiştir. Bu proje, 06 Şubat 2023 tarihinde yaşanan deprem felaketi sonrasında Kahramanmaraş, Hatay, Adana, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Malatya, Adıyaman, Osmaniye, Kilis ve Elazığ illeri ile bölgedeki ilçe, kaza ve köylerdeki yıkıma maruz kalan insanların ruhsal iyileşmesine odaklanmıştır. Uygulama kapsamında, fuar davetlilerine takılan siyah bileklikler, vücut ısısına duyarlı siyah boya içermekte ve belirli bir süre sonra vücut ısısı ile şeffaf hale gelerek üzerindeki yazı olan “Bilim ve Sanatla İyileşeceğiz” mesajını ortaya çıkarmaktadır. Bu etkileyici proje, sanat ve bilimin insanların zorlu süreçlerdeki dayanıklılığına katkı sağlamayı amaçlamaktadır. Manifesto üzerinden ise, sanatın ve sanatçıların bu tür olağanüstü durumlarda toplumun moral ve dayanışma gücüne önemli bir katkı sağlayabileceği vurgulanmış ve projenin bu bağlamda özel bir sorumluluk taşıdığı ifade edilmiştir.
CANLI HEYKELLER
Bu proje, sanatçının iç dünyasının ve öznel duygu evreninin dış dünyaya yansıdığı sanat eserlerine odaklanarak, figürlerin sadece iki boyutlu tuvalde şekillendirilen görüntüler olmanın ötesinde bir anlam taşıdığına vurgu yapmaktadır. Sanat eserlerindeki figürler, sadece görsel bir yüzey değil, aynı zamanda izleyicinin belleğinde zaman içinde derinleşen ve boyut kazanan bir görsel anlatımın izlerini taşıyan yaşayan dış dünyanın zihinsel ve duygusal iz düşümlerini oluşturur. Projede, canlı heykellerin kullanılmasıyla, sanatçının benliğinden başlayarak izleyicinin belleğine uzanan üçüncü boyutun sembolize edildiği bir ifade arayışı bulunmaktadır.
GELECEĞİN SANATLA İNŞASI
06 Şubat 2023 saat 04.17’den beri acıların en acısını yaşıyoruz. Bir
bina değil, bir şehir değil, hayatların, hayallerin yıkıldığı bugün,
kurtarılanlar için ayakta kalmaya, kaybettiklerimiz için yaşamaya
çalışıyoruz, geleceği birlikte inşa etme umuduna tutunuyoruz…
DENGE
İnsanlığın kendi eliyle bilinçsizce yarattığı atık malzemeler, doğaya ve birçok canlının
yaşantısına ciddi zararlar vermektedir.
Hayvan heykelleri, insanların hayvanlar ve doğal hayat için daha adil ve farkında davranılmasını amaçlar. Hurda metal ve plastiklerden yapılan bu heykellerin hassas ve sıcak algıları
dönüşümün ne denli etkili olabileceğini bize hatırlatır.
Sanatçıların ürettiği bu heykeller onların bakış açısını anlattığı gibi dünya için faydacı bir
mesajı da içinde barındırıyor.
DIŞKAPI SANAT ATÖLYESİ
Dışkapı Sanat Atölyesi, hastane içinde gönüllüler tarafından maddi bir kaygı olmadan oluşturulan bir inisiyatiftir ve Türkiye’de bir ilk olarak öne çıkmaktadır. Bu atölye, sanatın iyileştirici gücünü kullanarak hastane çalışanlarına ve hastalara fayda sağlamayı amaçlamaktadır. Bugüne kadar gerçekleştirilen faaliyetler, sanatın hayatın her alanında ne kadar faydalı ve verimli olduğunu göstermiş ve özellikle hastaların iyileşme sürecinde ve hayata olan bakışlarını olgunlaştırmada etkili bir rol oynamıştır. Sergide, atölye çalışanları ve hastalar tarafından üretilen eserler yer almaktadır, bu da sanatın iyileştirici gücünün bir örneğini sergilemektedir. Proje, çalışanların ve hastaların sanat aracılığıyla umut bulmasını hedeflemektedir, sağlık ve sanatın birleşiminde bir dayanışma ortamı oluşturulmuştur.
DÖRT DUVAR
Bu proje, şiddeti temel bir insan hakları ihlali olarak tanımlayarak bireyin yaşam kalitesini ve öz saygısını zedelediğini ve toplumda birçok alanda eşitsizliğe neden olduğunu vurgulamaktadır. Geleneksel aile yapısındaki içsel sorunların dışa yansımadığı durumlar, adli vakalar ve şiddet mağdurlarının trajik hikayeleriyle gün yüzüne çıkar. Ekonomik, psikolojik, cinsel ve fiziksel şiddete maruz kalanlarla empati kuran insanlar, genellikle sessizliğe gömülür ve “kimse bilmez dört duvarın içini” diyen zayıf sesler zamanla suskunluğa dönüşür. Projede, bu tabu konulara odaklanılarak “DÖRT DUVAR” adlı psikolojik bir sözleşme ve ev anayasası oluşturulmuş, bu anlaşmanın ilk maddesinin mutlak suskunluğu emrettiği vurgulanmıştır. Bu proje, şiddetle mücadelede farkındalık yaratmayı amaçlamakta ve suskunluğun kırılmasına katkıda bulunmaya çalışmaktadır.
FRESH ANKARA ÇAĞDAŞ SANAT SERGİSİ
Atis Fuarcılık A.Ş. tarafından düzenlenen “Fresh Ankara” projesi, her yıl gerçekleştirilen bir etkinlik olup, Prof. Dr. Kıymet Giray’ın küratörlüğünde hayata geçirilmiştir. Proje, “Bugünün Gençleri Yarının Sanatçıları” anlayışı ve “Sadece Kendin Ol” slogarıyla genç sanatçılara destek vermektedir. Seçici kurulu Prof. Dr. İsmail Ateş, Prof. Dr. Zehra Çobanlı, Doç. Dr. Bülent Çınar ve Güzel Sanatlar Genel Müdür Yardımcısı Dr. Alper Özkan’dan oluşan etkinlik, 60 ilden 17-27 yaş arası 476 genç sanatçının eserlerini değerlendirmiştir. Bu değerlendirme sonucunda, 40 ilden 156 genç sanatçının üçer eseri sergilenmeye değer bulunmuştur. İlk etkinlik, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından organize edilen “Başkent Kültür Yolu” etkinlikleri kapsamında gerçekleşen “Fresh Ankara Çağdaş Sanatlar Sergisi” olup, 28 Mayıs – 12 Haziran 2022 tarihleri arasında düzenlenmiştir. Sergiye katılan 10 genç sanatçı, seçici kurul tarafından belirlenerek “Art Ankara Çağdaş Sanat Fuarı” na katılma hakkı kazanmıştır.
ULUSLARARASI MACSABAL İPEK YOLU SERGİSİ
“Macsabal İpek Yolu Sergisi”, tarihi İpek Yolu’nun izinden giderek, Asya’nın doğusundan başlayarak Türkiye’nin başkenti Ankara’ya kadar uzanan çağdaş bir rotayı yeniden yorumlamayı amaçlamaktadır. İlk olarak, antik dönemlerde ticaretin yanı sıra fikirlerin, dinlerin ve kültürlerin birleştiği önemli bir rota olan İpek Yolu’nun kültürlerarası iletişimi temsil ettiği vurgulanmaktadır. Ancak bu kez, geleneksel ticaret yerine, projede sanat aracılığıyla kültürlerarası iletişimin öne çıkarılması hedeflenmektedir. Sergi, ticari bir ortam olan sanat fuarında gerçekleştirilecek ve eserler sergilenecek olsa da, vurgu sanatın kurduğu uluslararası iletişim ve birlikteliktir. Bu proje, İpek Yolu’nun tarihini modern sanat aracılığıyla anlamlandırmayı ve farklı kültürleri bir araya getirerek kültürlerarası diyalogu desteklemeyi amaçlamaktadır.
İÇİ DIŞI RESİM / KADIN
Bu projede, siyah tuvallerle oluşturulmuş kapalı bir küp içinde gerçekleşen bir performans ile salgınlar, savaşlar, depremler ve insanın insanı maruz bıraktığı tüm karanlıklara atıfta bulunulmaktadır. Performans, içinde yer aldığımız karanlığa gönderme yaparak, bireyin iç dünyasının çevre ile etkileşimini siyah küpün iç ve dış yüzeyleri aracılığıyla temsil etmektedir. Proje, somut ve soyut bütünlüğüyle kadına bakışımızın resme bakışımızla benzerliğini vurgulayarak, kadının doğurganlığı ve yaratıcılığının insanlık için umut ve gelecek olduğuna dikkat çekmektedir. Siyah üzerine düşen ışıkla, kadının içinde hissettiği rengi yansıtarak karanlığı dönüştürebilecek potansiyele vurgu yapmaktadır. Bu performans, insanın yaşadığı zorluklara rağmen içsel gücünü ve dönüştürme yeteneğini simgelerken, kadının rolünü ön plana çıkarmaktadır.
İZLEYEN GÖLGE
“Izleyen Gölge”, yasa dışı devlet gözetimi örneklerini ortaya çıkarmayı ve ifşa etmeyi amaçlayan varsayımsal bir proje adıdır. Proje, kameralar, yüz tanıma teknolojisi ve diğer gözetleme yöntemleri kullanarak vatandaşları etik ve anayasaya aykırı bir şekilde izleyen devletlerin uygulamalarına ışık tutmayı hedeflemektedir. “Gölge İzleme”nin temel amacı, farkındalığı artırmak, hesap verebilirliği teşvik etmek, bireylerin haklarını korumak ve hükümet faaliyetlerinde şeffaflığı teşvik etmektir. Proje, bu tür gözetim uygulamalarına karşı toplumda duyarlılık yaratmayı ve kamuoyunu bilinçlendirmeyi amaçlamaktadır. Bu sayede bireylerin özgürlükleri ve gizlilik hakları konusunda daha bilinçli olmaları sağlanarak demokratik değerlerin korunması amaçlanmaktadır.
KİBELE’YE MEKTUPLAR
Bu mektuplar, doğanın ve yaşamın devamını sağlayan kutsal bereket iklimine ulaşmak, varlığın içinde doğurgan analar yetiştiren kutsal muktedir anaç enerjiye ulaşmak için yazılmıştır. Mektuplar, toprakların kuraklığına bereket olup umut getirmeyi amaçlamaktadır. Ancak, mektuplarda dile getirilen bir hüzün ve sorgulama, doğurgan bedenin gücünün, Anadolu’nun nehirlerini besleyen annenin büyüklüğünün, zamanla küçüldüğüne ve unutulduğuna dikkat çekmektedir. Anadolu’nun bereketini simgelerken, bir zamanlar güçlü olan bedenin artık oyuncak bebeklere dönüştüğü ve kızların feryatlarına kulak tıkandığı ifade edilmektedir. Mektuplarda, Anadolu’nun kadın figürü, evlatların hafızasında kutsal bir anı olarak yaşatılamayacak kadar küçülmüş ve yerini süslü biblolara bırakmıştır. Bu durum, evlatların kaybedilen saygılarını ve annelerine duydukları özlemi vurgular. Mektuplar, Kibele’ye hitap ederek şefkatli kollarını ve sorgulayan bakışını geri kazanmayı umut etmektedir.
MAI
MAI, çağdaş ve evrensel bir bakış açısıyla bilincin yükselmesine katkıda bulunmayı amaçlayan bir sanatçı kabilesidir. Arınma, paylaşım, özgürleşme, dayanışma, hafifleme, sadeleşme, doğa ile samimi iletişim, sürdürülebilirlik, yolculuk ve göçebe sanat gibi temaları benimseyen MAI, ticari olmayan ve çevreye duyarlı projeleri destekleyen bir inisiyatiftir. MAI, mavi rengin dinginlik, öze dönme, sabır ve hoşgörüyü simgelerken, ismi aynı zamanda sıvı ve Mayıs ayı anlamlarını taşır. Proje, sanatın gücünü kullanarak toplumsal farkındalığı artırmayı ve sürdürülebilir, çevreci projelere odaklanmayı amaçlamaktadır.
PASSTHROUGH
Bu projede, sanal gerçeklik (VR) teknolojisinin kullanıldığı bir varoluş alanı yaratılmıştır. “PASSTHROUGH’23” adını taşıyan proje, farklı jenerasyonlardan ve yetenek alanlarından gelen üç sanatçının dünyalarına VR gözlükleri aracılığıyla geçiş imkanı sunmaktadır. Heykeltraş Asaf Erdemli, sanal dünyanın milyonlarca modelden oluşan kütüphanesini fiziksel dünyada heykel yaparken kullandığı hurdalara benzetirken, Futurartist ve Murat Saygıner ise teknoloji ile sanatın kesişiminden ilham alarak kendi özgün yaklaşımlarını ortaya koymaktadır. Projede, sanatçıların özdeğerlerini yeni teknolojilerle birleştirerek geleceğe taşıdığı ve sanal gerçeklik aracılığıyla izleyicilere farklı evrenlere kapı araladığı vurgulanmaktadır.
TOHUMLUK SOSYAL YARDIMLAŞMA, EĞİTİM, KÜLTÜR VE SANAT VAKFI
Bu projede, sanal gerçeklik (VR) teknolojisinin kullanıldığı bir varoluş alanı yaratılmıştır. “PASSTHROUGH’23” adını taşıyan proje, farklı jenerasyonlardan ve yetenek alanlarından gelen üç sanatçının dünyalarına VR gözlükleri aracılığıyla geçiş imkanı sunmaktadır. Heykeltraş Asaf Erdemli, sanal dünyanın milyonlarca modelden oluşan kütüphanesini fiziksel dünyada heykel yaparken kullandığı hurdalara benzetirken, Futurartist ve Murat Saygıner ise teknoloji ile sanatın kesişiminden ilham alarak kendi özgün yaklaşımlarını ortaya koymaktadır. Projede, sanatçıların özdeğerlerini yeni teknolojilerle birleştirerek geleceğe taşıdığı ve sanal gerçeklik aracılığıyla izleyicilere farklı evrenlere kapı araladığı vurgulanmaktadır.
WOMAN IN ART- SEREN ERDOĞAN
Ankara doğumlu moda tasarımcısı Seren Erdoğan, 2015 yılından bu yana kendi adını taşıyan Haute Couture markasında çalışmalarını sürdürmektedir. Tasarımcı aynı zamanda akademik görevlerini yürüterek sektöre bilimsel katkılarda bulunmakta ve markasını güçlendirmektedir. Seren Erdoğan, 2012 yılında uluslararası “Chugtai Arts Awards” sanat ödülüne layık görülmüştür. Bu yıl Art Ankara fuarı kapsamında gerçekleştirilen “Woman in Art” teması çerçevesinde, 16 klasik Türk ressamının kadın portrelerini giysi tasarımlarına dönüştürdüğü özel bir proje sunmaktadır. Proje, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde sergilenerek ayrı bir anlam kazanmıştır. Ressamlar arasında Abdülmecid Efendi, Fikret Otyam, Hikmet Onat, İbrahim Çallı, Naci Kalmukoğlu, Neşet Günal, Nuri İyem, Osman Hamdi Bey gibi önemli isimler bulunmaktadır.
YAŞAM KORİDORU – GÖÇ
Proje, Türkiye’nin Güneydoğusundaki 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen 7.8 ve ardından 13:24’te gerçekleşen 7.6 şiddetindeki depremlerin yol açtığı kayıplara dikkat çekmektedir. Deprem bölgelerinin bilim ışığında daha güvenli hale getirilebileceğini vurgulayan metinde, Japonya örneğiyle yapıların deprem koşullarına uygun inşa edilmesinin insan kaybını azalttığına dikkat çekilmektedir. Deprem sonrası yaşanabilecek göçlerin önlenebilmesi için uzman kişilerin kentleşme planlamalarında etkin olması gerektiğine vurgu yapılırken, Zonguldaklı madencilerin “domuzdamı” adını verdikleri yaşam koridoru örneği kullanılarak, felaket sonrası güvenli geçişlerin nasıl sağlanabileceği ifade edilmektedir. Proje, Hacettepe Üniversitesi GSF Seramik ve Cam Bölümü öğrencileri tarafından gerçekleştirilen bir sergiye odaklanmaktadır. Sergide, öğrencilerin aynı temayla farklı düşüncelerle ürettikleri eserler, yaşam koridorunu sanat aracılığıyla nasıl kurduklarını göstermektedir.
2022 Proje & Kurumsal Sosyal Sorumluluk
ANGİKAD-TOBB ETÜ TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ SOKAĞI FACE-MOTION
Kurgulanan enstalasyonda, insan yüzlerini temsil eden maskeler oluşturulmuştur. Bu maskeler duygu aktarım aracı olarak toplumun bir yansımasıdır. İnsanın çoğu zaman ifade edemediği şiddet, üzüntü, heyecan, şaşkınlık hatta mutluluk duygularının dışa vurumu, yüz ifadeleridir. TOBB ETÜ Mimarlık ve Tasarım Fakültesinin Görsel İletişim Tasarımı Bölümü Öğretim Elemanları ‘nın katılımları ile dijital illüstrasyon, fotoğraf ve karışık teknik eserlerle soyu ve kavramsal bir yaklaşımla, toplumsal cinsiyet eşitliği konusuna dikkat çekilmesi amaçlanmıştır.
ERHAN US-ATAERKILLED
Toplumsal cinsiyet rollerinin öldürücü alışkanlıklara dönüşmesini yerleştirme ve resimler ile eleştiren kavramsal sanatçı ve yazar Erhan Us’un mini sergisi; bedene tahakküm, fırsat eşitsizliği, güzellik kavramının dayatılması, metalaşma gibi konuları merkez alarak, Us’un geçen yıllarda 26 ülkede sergilenmiş yapıtlarından oluşuyor.
DIŞKAPI SANAT ATÖLYESİ
Etrafımızı saran belirsizlikten, sisten korktuk ve kaygılandık. Alıştığımız hayata alışamadığımız şekilde nasıl devam edeceğimizi öngöremedik. Her geçen gün hayatımızın her alanına nüfuz eden bu hastalığa karşı mücadele ederken, mesleğimiz dışında en iyi bildiğimiz şeye sanatın gücüne başvurduk. Sanat hem ruhumuza hem de fiziksel sağlığımıza iyi geldi, hoş geldi…
GLASS 2022
Birleşmiş Milletler tarafından onaylanan 2022 Cam Yılı dolayısıyla yapılan projelerle, insanlık tarihindeki en büyük dönüştürücü malzeme olarak kullanılan camın gerçek değerini bulması için farkındalık oluşturulması, insan yaşamındaki, sanattaki ve teknolojideki inanılmaz tarihine yönelik dikkat çekme, geçmişten geleceğe uzanan gelişim serüvenine de tanıklık etme ve sanata yansıtılmasını izleme olanağı sunuluyor.
RULO ART / SÜREÇ
Süreç, başı ve sonu belli olmayan bir devinimdir ve yalnızca zaman, tüm boyutları kapsayacak kadar geniş; yalnızca doğa tüm boyutları sergileyecek kadar cömert ve yalnızca sanatçı, bunları fark ettiğini gösterebilecek kadar güçlüdür. Çoğunluksa, bu gerçekliğin farkına bile varmadan, iki boyutlu yaşayıp gider.
TOHUMLUK VAKFI
Küresel ısınmanın kırmızı alarm verecek boyutlarda artması iklim değişiklerine neden olmakta ve ülkemizde de büyük orman yangınlarına, sellere, fırtınalara, su sorununa ve özelikle kırsal alanlarda kuraklığın, çoraklığın, çölleşmenin artarak yaygınlaşmasına neden olmaktadır. Küresel ısınma ve İklim değişikliği olgusunun dünyamız ve ülkemiz üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekmek, sanat yoluyla farkındalık yaratmak amacıyla “İklim değişikliği ve Kadın” temasıyla etkinlikler düzenlemiştir.
2021 Proje & Kurumsal Sosyal Sorumluluk
ANKARA KENT KONSEYİ
Ankara Kent Konseyi kentlilik bilinçi ile ortak yaşama yönelik ortak akıl geliştirmek, uzlaşma ve hoşgörü ilkeleri ışığında çözüm üretebilmek, karar alabilmek ve uygulama sürecinde var olabilmek için kurulmuş bir yapıdır. Bu yapı Ankara’nın kentlilik bilinçinin gelişmesine önem veren sivil toplum kuruluşlarının bir araya gelmesi ile oluşmuştur. Bu çerçevede sanat kültürünün yaygınlaşmasının bu hedeflere ulaşmamız yolunda katkı sağlayacağına inanmaktayız.
ANKARA TABİPLER ODASI
Aşı korur ve yaşatır, ilkokul ve ortaokul öğrencileri arasında resim yarışması
DİLEK AĞAC
Dünya üzerindeki her toplum gibi Türk toplumu da ağaçlara önemli anlamlar yüklemiştir. Türk Mitolojisine göre en önemli ağaç Kayındır.Kayın ağacı kutsal kabul edilmiş;ona adaklar adanmış ve dilek bezlerini ağacın dallarına bağlıyarak dileklerde bulunulmuştur.
20 CM3 MUTLU BAŞKAYA
Seramik bölümü öğrencileri; seramik malzemenin, hem sanat alanındaki hem de endüstri alanındaki önemini ve gelişimini kavramaları gerekmektedir. Bu nedenle öğrenciler teknolojik değişimleri takip etmeli ve sanatsal çalışmalarında bu olanaklardan yararlanmalıdırlar. Tüm bunların yanında sanatın sadece el becerisinden ve teknik bilgiden ibaret olmadığını düşünerek eser ortaya çıkarmaları gerekmektedir. Öğrencilerime, üretmeden önce düşünmeleri gerektiğini ve ürettikten sonra da hayallerindeki nesne ile ortaya çıkan nesneyi karşılaştırmaları gerektiğini aktarmaya çalışırım. Öğrencilerimize düşündükleri, tasarladıkları her nesneyi somut bir şekilde kile aktarabilmeleri için 4 yıl boyunca bölümümüzde eğitim verilmektedir. Yaratım süreciyle uygulama sürecinin birbirini tutması, öğrendiklerinin sağlaması gibidir. Ayrıca tüm öğrencilerime, evrendeki tüm kültürleri algılayıp, bu kültürlere kucak açmalarını tavsiye ederim.
KARŞILIKTA YAŞAMAK ÖZGE GÖKBULUT ÖZDEMİR
Liverpool John Moores Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi bünyesinde gerçekleşen proje, Liverpool’ da çalışmış ve etkileşim içinde olan beş akademisyen sanatçının eserlerinin hem bağımsız bir vücut olarak hem de her parçanın birbiri ile etkileşimiyle yeni bir vücut ortaya konulmasına dayanmaktadır. Vücut/beden olgusu gerek kavramsal gerekse görsel olarak proje teması olan “karşıtlık” ve “birlikte yaratma” bağlamında, bağımsız parçaların etkileşimine dayalı bir enstalasyonun tek bir vücut olarak kurgulanmasını içermektedir. Parçaların varoluşuyla vücudun birlikte yaratılması ve karşıtlığa dair sorgulamalar projenin ana konseptini oluşturur. Projede, uzak ve yakın organların birbiriyle etkileşimini vurgulamak amacıyla Art Ankara 2020’ nin “sahiplenme” temasına atıfta bulunmanın yanında, Liverpool merkezli olması nedeniyle, 2020 Liverpool Bienali’ nin teması olan “mide ve liman” a da atıfta bulunarak “vücut” konsepti kütlesel bir nesne olmanın ötesinde bir olgu olarak yeniden ele alınmaktadır.
2020 Proje & Kurumsal Sosyal Sorumluluk
SAHİPLENMEK
• Sanatçı çevresini, kentini, toplumunu, doğasını ve içinde bulunduğu dünyasını sahiplenir, sever. • Sanatçı açısından sahiplenmek, sevmek aynı zamanda sorumluluk almaktır. • Sanatçı sahiplendiği ortamın, sorunlarını dert edinir, sorgular; düşünce ve duygularını kendi yaratıcığıyla eserlerine yansıtır. • Sanatçının sahiplenmesi, karşı çıkışları, ifade biçimleri pasif değildir, aktiftir. • Yanlışlıklara, çirkinliklere, kötülüklere değil güzel olana, iyiliklere ve doğrulara dokunarak kendi sanatsal yaşam kültürünü oluşturur. • Sanatçının yerleşik yanlışlıklara, çirkinliklere ve kötülüklere karşı geliştirmiş olduğu sanatsal tutumlar, tavırlar ve karşı çıkışlar eserlerinde görünenler ve görünmeyenler olarak karşımıza çıkar. • Sanatın özünde bulunan bu alışılmışlığa, kanıksanmışlığa, statükoya ve yerleşik sorunlara karşı sanatsal duruşlar her sanatçıda farklı bireysel sanatsal yaklaşımlara bürünür ve eserlerinde hayat bulur. • Sanat eserleri bir kez ortaya çıktığında bu sefer sanat eserlerinin sanatseverler, sanat kurumları ve toplum tarafından sahiplenilmesi süreci başlar. Sanat eserlerinin galerilerde sergilenmesi, bienaller, festivaller ve sanat fuarları gibi büyük sanat buluşmalarının organize edilmesi sanatın, sanatçının ve sanat eserlerinin toplumsal olarak sahiplenilmesini sağlar. • ARTANKARA 2020 bu sene “sahiplenme” temasını öne çıkartarak gerek sanatçının kendi bireysel anlayışıyla çevresini sahiplenme sürecini, gerek bu bağlamda yarattığı düşündürücü eserlerini ve gerekse sanatın, sanatçının ve sanat eserlerinin sanat kurumları ve toplum tarafından sahiplenmesini sanat dünyasının gündemine getirmiştir.
DİLEK AĞACI (FÜSUN KAVALCI)
Dünya üzerindeki her toplum gibi Türk toplumu da ağaçlara önemli anlamlar yüklemiştir. Türk Mitolojisine göre en önemli ağaç Kayındır. Kayın ağacı kutsal kabul edilmiş; ona adaklar adanmış ve dilek bezlerini ağacın dallarına bağlıyarak dileklerde bulunulmuştur. Dilek Ağacı çalışması; eğitim, kadına şiddet, sokak çocukları, sokak hayvanları ve doğayı koruma gibi birçok konuya duyarlılık anlamında dikkat çekmek için yapılmış bir farkındalık projesidir.
20 cm3 MUTLU BAŞKAYA
Seramik bölümü öğrencileri; seramik malzemenin, hem sanat hem de endüstri alanındaki önemini ve gelişimini kavramaları gerekmektedir. Bu nedenle öğrenciler teknolojik gelişimleri takip etmeli ve sanatsal çalışmalarında bu olanaklardan yararlanmalıdırlar. Tüm bunların yanında sanatın sadece el becerisinden ve teknik bilgiden ibaret olmadığını düşünerek ve ürettikten sonra da hayallerindeki nesne ile ortaya çıkan nesneleri karşılaştırmaları gerektiğini aktarmaya çalışılır.
TEPEDEN BAKARAK ALTTAN ALMAK (NUR GÖKBULUT)
“Tepeden bakarak alttan almak” başlığı ile kendi olmayan kendi gibi davranmanın kişiye kattığı değerleri görmezden gelerek toplumun her kesiminde giderek yaygınlaşan sahte davranış biçimlerine dikkat çekmek amacıyla, içinde bulunan ve gerçeğe dayanmayan büyüklük duygusunun çıkar ilişkilerinin etkisi altında verilen ödünlerin yarattığı yozlaşma ortamını eleştirmek amaçlanmıştır.
KARŞI-T-LIKTA YAŞAMAK (ÖZGE GÖKBULUT ÖZDEMİR)
Liverpool John Moores Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi bünyesinde gerçekleşen proje, Liverpool’da çalışmış ve etkileşim içinde olan beş akademisyen sanatçının eserlerinin hem bağımsız bir vücut olarak hem de parçanın birbiri ile etkileşimiyle yeni bir vücut ortaya konulmasına dayanmaktadır.
SAHİPLENMEK (AHTER BADEMLİ KIRAL)
ARTANKARA 2020 bu sene “sahiplenme” temasını öne çıkartarak gerek sanatçının kendi bireysel anlayışıyla çevresini sahiplenme sürecini, gerek bu bağlamda yarattığı düşündürücü eserlerini ve gerekse sanatın, sanatçının ve sanat eserlerinin sanat kurumları ve toplum tarafından sahiplenmesini sanat dünyasının gündemine getirmiştir.
2019 Proje & Kurumsal Sosyal Sorumluluk
ANKARA TABİPLER ODASI
Ankara Tabipler Odası tarafından, 14 Mart Tıp Haftası kapsamında düzenlenen “Aşı Korur ve Yaşatır” Temalı ilkokul ve ortaokul öğrencileri arasında düzenlenen resim yarışmasında her sınıftan ödüle layık görülen 5(beş) resim yer almaktadır.
"AN" ve "KADIN"
Hayat bir film olsa bu filmi istediği gibi çekmek, kurguladıklarını deneyimlemek ister kadın… Duyguların dışavurumu olan yüz’ler ile an’ları yakalamak. Kahkaha, haykırış, çığlık, korku, ürperti an’larındaki yüz’leri birer kareye sığdırmak. Bir duygudan diğerine akan bu karelerle yeniden kurgulamak hayatı…
ÇAĞLAR BOYU KADIN
“Öfürükten Bir Sergi” , “Çağlar Boyu Kadın” , “Zamansız Kadınlar” ve “Ahh Süreyya” Kadınların toplumsal sorunlarına; kendi rızası olmadan ve iradesini dikkate almadan sömürülmesine uğradığı fiziksel ve sözlü şiddete, fırsat eşitsizliğine, giyim özgürlüğünün olmasına, cinsel obje olarak kullanılmasına dikkat çekmek için yapılmış bir duyarlılık ve farkındalık projeleridir.
ÇİNTEMANİ
Kıvrık biçimlerin, gören ve görüneni tarif eden gözlerin birlikte kurgulandığı bu yapıtlar , hem kadın Bedeninde en dikkat çekici unsuru olan yüzdeki dudakları ifade ederek, hem geleneksel form olarak yüzyıllarca kullanılan Çintemani desenini üst üste kesiştirerek, geçmiş, şimdiki ve geleceği yeniden düzeliyerek üst üste bindirmiş yeni modern bir form ortaya çıkmıştır. Bu biçimlerin kendi içinde oluşturduğu devinim kırmızı ve yeşil renklerle hız kazanır. Gözler canlı ve sabit değildir bir yandan bakar ve görür bir yandan da görünmek ister. Gören, aynı zaman da görünen olursa anlam kazanır. Bakanın ama görünmeyenin bir anlamı yoktur. Kıvrımların yüzeyde oluşturduğu belirgin biçimler geometrik sisteme karşıt bir durum oluşturur. Biçimler, sürekliliğe ve tekrara plastik bir anlam katar.
İKİ KERE (-) EKSİYİZ
Kadınız önce, yılların getirdiği bin yılların, geleneğin, erkek gücün getirdiği binlerce eksimiz var… Yasaların getirdiği binlerce eksimiz var… Erkek, üstün demokratik! meclislerin kabule yanaşmadığı binlerce gasp edilen hakkımız var… Hayatta ve Sanatta çiğnenip geçilen haklarımız var. Bunca var’ın içinde bir türlü var olmayan bir KADIN fenomeni var. Tüm bu eksiler ve yoksunluklar yaşanadururken bir de bu evren içinde başka eksilerle yaşayan kadınlar var…
KIRMIZI AYAKKABILAR
Gandhi, şiddetin getirdiği kötülüklerin kalıcılığından bahsetmişti büyük bir öngörüyle. Kötülük kalıcıdır elbette şiddetin uğursuz ve zavallı gölgesinde. Kadına şiddet, kalıcı bir kötülüğün utanç abidesi olmanın ötesinde, hiddetli bir zavallılık, kaba gücün aczi, insan olmanın yokluğu, toplumsal körlüğümüzün varlığıdır. Ki, bu varlık biçimi de yokluğun varlığı, bu tür bir varlığın da duyarlılık körlüğü suretinde insanlıktan azledişidir. Şiddete maruz kalanın görkemli acılarının var oluşu ve gökyüzüne yükselişidir. Sanat bu yükselişte sessiz çığlığın en somut ifadesidir. Şiddet dünyasında doğanların aslında doğmadığını, şiddetin kozasında yaşayan kadınları ilan edip duruyorlar bizlere: Duyurulur.
MÜRROR
(Berk İlhan) Mürror gülümsemenin gücüyle açılan sihirli bir aynadır. Normalde yansıtmayan ve buzlu görünen yüzey biri gülümsediği zaman aynaya dönüşür. Etkileşimli ve insanı içine alan bir deneyim olarak tasarlanan Mürror kişileri kendine gülümsemeye davet eder.
ÖFÜRÜKTEN BİR SERGİ
(Sıkıntıdan Bir Sergi) Kadın Argosu sözlüğü’nün yazarı Filiz Bingölçe Anısına…
SANKİ HİÇ ÖLMEMİŞ GİBİ
Gazetelerin 3.sayfasında küçük puntolarla yazılmış bir haber. Öldürülmüşler bir hiç uğruna. Genelde gülen bir kadın yüzü. Direkt gözünün içine bakıyor ve tebessüm ediyor. 26 yaşında henüz. Eşinden şiddet gördüğü için ayrılmış annesinin evine gelmiş Elmas Demir. Eşi ben değiştim diyor, kadını değil ama onun ailesini ikna ediyor. Eve girdikten sonra da genç kadını defalarca bıçaklayıp öldürüyor. Kimi evlerde, kimi sokakta insanların gözü önünde öldürülüyor. Üzerlerine bir gazete seriliyor. Gazetenin üzerinde belki de yine öldürülen bir kadının resmi. Kimse görmek istemiyor. Örtülüyor üstü. Ama onlar orada. Sanki hiç ölmemiş gibi..
ZAMANSIZ KADINLAR
Otar Turmanidze ( Gürcistan ) Heykel Sanatçısı
2018 Proje & Kurumsal Sosyal Sorumluluk
DEVRİM ERBİL ve ÇOCUK
Karikatür çizim sanatını keyifli atmosferde çocuklar eğlenerek öğrenecekler.
AH ANKARA
Hacettepe Üniversitesi’ndeki öğrencilik yıllarımdan itibaren çok güzel insanlarla karşılaştım. Bu kentte yaşayan, düşünen, yazan, çizen, üreten… Özellikle bütün bunları Ankara’da yapmayı tercih etmiş çok değerli insanlar… Onlarla Başkent Ankara’yı paylaştım.
YEŞİL DALGA
by ALARM ART
ANKARA ÜNİVERSİTESİ GERİ DÖNÜŞÜM DEFİLESİ VE ORKESTRASI
Ankara Üniversitesi öğrencilerinin atık malzemeler kullanarak hazırladıkları elbiseler ve aksesuarlar, ‘Geri Dönüşüm’ defilesinde kullanılacaktır. Defile, işe yaramayacağı düşünülen pek çok malzemenin değerlendirilip kıymetli hale gelebileceğini görmesi , her malzemeye atık olarak bakılmayıp geri dönüştürülebilir malzemeler fikrinin kazandırılması amacıyla gerçekleştirilecektir.
LÖSEV
Lösev Lösemili Çocuklar Sağlık ve Eğitim Vakfı, 20 yıldır Türkiye genelinde hizmetlerini sürdürürken kalıcı çözümler yaratmaya devam etmektedir. Lösemi ve kanser hastası çocuk ve yetişkinlere sağlık eğitim hizmetleri yanı sıra sosyal ve psikolojik desteklerini iletmektedir.
BİZ BURADAYIZ!
Maryam Mazrooei Tahran’da yaşayan İranlı freelance fotoğrafçı ve gazetecidir. 5 yıl boyunca Irak, Afganistan, Lübnan, Ürdün, Türkiye ve Suriye sınırında çatışma ve savaş bölgelerdeki mültecileri fotoğraflamakla geçirdi. Gazeteci olarak işe başlayıp projesini tamamen fotoğrafa yönlendirdi ve Orta Doğudaki kadın konulu uzun vadeli projesini gerçekleştirdi.
2017 Proje & Kurumsal Sosyal Sorumluluk
YAŞLANILMAMIŞ YAŞAM
Fuar içerisinde sosyal sorumluluk projesi olarak Türkiye’de ilk defa sergilenen “Yaşanılamamış Yaşam. Misplaced Child” adlı sergi yer aldı. Sergi kapsamında ARTANKARA’da toplanan yardım Halkların Köprüsü Derneğine bağışlandı.
İŞ'TE SANAT
Sanat-Bilim-Zaman. Bu kavramlar tarih boyunca birbirleri ile sürekli bir etkileşim içinde uygarlıklar yaratmış, hayatımızda bizi var eden tüm soyut-somut değerleri oluşturmuş ve yaşam kalitemizi belirlemiştir. Günümüzde sanatın etki alanının alabildiğine genişlemesi bir ihtiyaçtan kaynaklanmıştır. Bu ihtiyaç toplumun zihinsel ikliminin derinleşmesini, yaratıcılığın tüm kesimlere yaygınlaşmasını ve katma değer üretebilen bir toplum ihtiyacından kaynaklanır. Zaman, Sanatın öneminin ve etkilerinin giderek hayatımızının her alanında hissettiğimiz Zamandır. Bu etkinin katma değere dönüşmesi ancak İş dünyasının Sanatla ciddi ilişkiler geliştirebilmesiyle mümkün olabilecektir. Türk sanatçısı ve İş Dünyası bu yeterliliğe sahiptir. İş dünyası ve Sanatçı buluşması gelecek projeksiyonu sunmasının yanısıra yaratılan sinerji Türk sanayi ve endüstrisinin katma değer üretmede ve Marka yaratmada, kısaca hayat kalitemizi olumlu yönde ve derinden etkileyecek bir sonuç yaratacaktır. “Art Ankara ” bu fikre inandı ve hayata geçirdi. Gelecekte çok daha kapsamlı gelişmeyi bugünden görüyoruz ve yarattığı heyecanı tüm ülke zemininde hissediyoruz. Sanatçı ve İş dünyasının ülkemiz için yeni umutlar, özgün, yaratıcı fikirlerle dolu bir toplum yaratması dileğiyle tüm katılımcılara gönülden… ERTUĞRUL ATEŞ
SOYUNUYORUZ
by Füsun KAVALCI… Bir duyarlılık ve farkındalık projesi olan bu çalışma, madencilerimizn maden ocağındaki soyunma odalarından esinlenilmiştir. İnsanların ve ekonominin ihtiyacı olan hammaddeyi sağlayan, insanlığın yaşayan ve yaşamayan gizli kahramnları madencilerin anısınadır.
NEW AGE COLLECTION
Vecdi Uzun tarafından gönüllülük esasıyla başlatılan ve her geçen gün büyüyen “Yeni Nesil Gençler” hareketi üyesi genç ressamların sahip olduğu potansiyeli; “New Age Collection” adı altında, sanatseverlerle buluşturmaya, gençleri destekleyip yüreklendirmeye çalışan, onları gerek ulusal, gerekse Uluslararası platformda sanat organizatörleri, galericiler ve sanatseverle bir araya getirmeye çalışan Vecdi Uzun’u RC Gallery grubu olarak yalnız bırakmama kararı aldık. Kendimize edindiğimiz misyon; gençlerdeki mevcut potansiyeli dünya ile tanıştırarak Türk sanatının ulaştığı seviyeyi genç ressamlar aracılığı ile ülkemize duyulacak kalıcı bir ilgiye dönüştürmektir.
YEŞİL DALGA
by ALARM ART
ANKARA ÜNİVERSİTESİ GERİ DÖNÜŞÜM DEFİLESİ VE ORKESTRASI
Ankara Üniversitesi öğrencilerinin atık malzemeler kullanarak hazırladıkları elbiseler ve aksesuarlar, ‘Geri Dönüşüm’ defilesinde kullanılacaktır. Defile, işe yaramayacağı düşünülen pek çok malzemenin değerlendirilip kıymetli hale gelebileceğini görmesi , her malzemeye atık olarak bakılmayıp geri dönüştürülebilir malzemeler fikrinin kazandırılması amacıyla gerçekleştirilecektir.